Modern Zaman Dertleri

Fatih Güneş
2 min readMay 10, 2017

İyi kötü bir şeyler üreten, aynı zamanda çokça tüketen biri olarak yakındığım, zihnimi tatmin edici bahaneler ile avutamadığım, benim gibi düşünenler için ızdırap, başkaları için önemsiz bir konudan bahsetmek istiyorum. En yavan tabirle; zamanın hızına yetişememek.

Yaşamın her alanında, istisnasız her konuda üretim hızı ve çapı çok ciddi biçimde artmış durumda. Bu durum, nitelikli, kaliteli veriye karşı, benim gibi maymun iştahlı olanlar için çok büyük bir dert. İçinde bulunduğumuz zamanın pozitif gözüken, ancak kişisel olarak negatif sonuçlandığını düşündüğüm ikilemi. Pozitif sonuçlar, özellikle internetin yaygınlaşması sonrasında, yaş gözetmeksizin üretilen, nitelikli ya da amaçsız veriler, çoğunluğu tüketime odaklı bir evren için sevindirici. Üstelik bu alanlar, içlerinde barındırdıkları her tarz için ayrı ayrı kolonileşme, alt kültür oluşturma eğiliminde. En basitinden 1970'lerde ortaya çıkan rap müziğin şu anki konumu, iyi bir örnek teşkil ediyor. Negatif sonuçları ise pozitif ile aynı anda, daha baskın biçimde ortaya çıkıyor. Üretimin ve alt kültürlerin artması kimileri için sınırlandırıcı olurken, daha geniş beslenmek isteyen kişilerin yetişememesine, nitelikli verilerin geride kalması ya da kaybolmasına sebep oluyor. Standart bir yaşamınız olduğunu ve sadece sinema ile ilgili olduğunuzu düşünün. Festivaller, ödüller, senaristler, yönetmenler, akımlar, oyuncular, eleştirmenler, incelemeciler, teoriler, okumalar ve sayamadığım bir sürü öğe. Ne kadar zaman ayırabilir, ne kadar derinleşebilirsiniz üzerine? Üstelik sadece, gerçekten tek bir alan ile ilgili olmak çok nadir bir davranış biçimi.

En zorlayıcı sonucun ise doğru bilgiye ulaşmaya harcadığımız zaman olduğunu düşünüyorum. Örneğin spor yapmak, forma girmek istiyorsunuz ve araştırıyorsunuz. Geçmiş olsun. O kadar çok yorum, o kadar çok bakış açısı, tecrübe, bilgi, terim, sonuç, hikâye var ki. İçinde bulunduğumuz zaman gereği doğru veriye tam tersi hızlıca ulaşıp uygulamak gerekirken durum pratikte hiç de öyle değil maalesef. Çok basit bir ürün almak isteseniz ve araştırsanız dahi yine bu şekilde. Aynı ürün aynı sitede, iki farklı satıcı tarafından bambaşka bilgilerle satışa sunulabiliyor.

Bu yazıyı yazdığım Medium dahil hepimizin bir şekilde kullandığı platformlar var ve hepsinin ortak amacı bizi kendisine bağlamak. Kişisel hesaplarıma girdiğimde gözüm korkuyor artık. Hâlihazırda yeterince kalabalık ilgi alanlarım hakkında, okumak, izlemek, dinlemek, öğrenmek için kullandığım platformlar, sürekli önerilerde bulunarak daha da karmaşıklaşmaya vesile oluyorlar. Disiplinli ve iradeli biri olmama rağmen bu karmaşıklaşmaya ve dağılmaya karşı çaresiz durumdayım. Aklıma takılan bir şeyi araştırayım derken bambaşka mecralarda saatlerce vakit harcamış olarak buluyorum kendimi.

Kaliteli, nitelikli veriye karşı maymun iştahlı olmak da sağlıklı bir durum değil muhtemelen. Çünkü tüketme arzusu tarafından pompalanıyor ve tükettiğimiz veriler ne kadar kalıcı bilmiyorum. Kalıcı olmak zorunda mı derseniz buna da verebilecek net bir cevabım yok. Ancak tükettikten bir müddet sonra detayları unutmak, referans verememek, içeriğin kalitesi ve niteliği ne olursa olsun çelişkiye dönüşüyor, anlamsızlaşıyor. Parçacık fiziği ve uzay araştırmaları örneğin, nitelikli bir veri olduğu konusunda hemfikirizdir diye düşünüyorum. Araştırıp, okuyup, izleyip bir müddet sonra detayları anımsamamak, sadece öğrenme aşamasını kıymetli kılıyor. Kalıcılığı sağlayamamak kişisel bir problem de olabilir tabii ki, bununla ilgili önerilere de açığım.

Çok da uzatmadan, yüzeysel örneklerle meramımı aktarmak istedim. Genellenmiş ifadeler kullansam da ilk paragrafta dediğim gibi kişisel birtakım sıkıntılarımı ifade etmeye çalıştım. Umarım başarabilmişimdir. Aynı dertten muzdarip olan, hayır; sen beceriksizsin baş edemiyorsun diyen, çözüm önerisi olanlar paylaşırsa memnun olurum. :)

Dilbilgisi hususunda çok bilgili değilim, elimden geldiğince dikkat etmeye çalışıyorum, yanlışlarım için kusura bakmayın. :)

--

--